Kategori: Kadın Hastalıkları

Vajenden normalde olan akıntı belli bir miktarı aşmaz, berak ve kokusuzdur. Buna fizyolojik akıntı adı verilir. Vajen ortamında buraya özgü mikroorganizmalar ve mantarlar doğal olarak bulunurlar. Bunlar denge halinde yaşarlar ve belirti vermezler. Herhangi bir nedenle bu denge bozulduğu zaman kaşıntı, koku, yanma gibi belirtiler ortay çıkmaya başlar. Vajen kaşıntısı özellikle cinsel aktif yaşlarda sık görülür. En sık görülen nedenleri:

  • Mantarlar
  • Trikomonas paraziti
  • Non-spesifik vajinit
  • Allerjik nedenler

Candida isimli mantar en sık görülen tipdir. Gebelik sırasında, hormon kullanan kişilerde, antibiotik kullanımı sonrasında ortaya çıkarlar. Kısa sürede vajen içinde ve dışında şiddetli kaşıntı, kızarıklık, kesik süt görüntüsünde akıntıya neden olurlar. Tanıda akıntının mikroskopik muayenesinde Candida mantarının hif adı verilen yapılarının görülmesi mümkündür. Tedavide lokal fitil veya kremlerin kullanılması yeterlidir. İnatçı durumlarda hap şeklinde tedavi yapılması, eşlerde kaşıntılı cilt hastalıklarının tedavi edilmesi gereklidir. Trikomonas isimli parazit cinsel ilişki ile veya hijyenik olmayan ortamlardan bulaşır. Hamamlar, banyolar, havuzdan geçiş olabilir. Kötü kokulu, köpüklü ve yeşil bir akıntı özelliği vardır. Mikroskopide hareketli veya ölü parazitler izlenebilir. Non-spesifik vaginitlerde tek bir mikropt

Total Histerektomi: Rahmin tamamının alınmasıdır. Kötü huylu kitlelerde mutlaka yapılması gerekli olan şekildir. Subtotal Histerektomi: Rahmin boyun kısmı haricindeki ana gövdesinin alınmasıdır. Myom gibi rahmin iyi huylu kitlelerinde yeterli bir amelitay şekli olabilir. Rahim ağzında herhangi bir hastalık olmadığının Pap Smear denilen akıntı incelemesi ile önceden gösterilmiş olması gereklidir. Vaginal Histerektomi: Rahmin tamamının dölyatağı (vajina) yolu ile çıkartılmasıdır. Karında ameliyat izi olmaması avantajdır. Rahim sarkması olan kişilerde tercih edilen bir tekniktir.      

ENDOMETRİOSİS NEDİR? Endometriosis; üretkenlik çağındaki kadınları etkileyen ve nedeni tam anlaşılamamış bir hastalıktır. İsmini her ay adet kanaması sırasında gelişip dökülen ve uterus içini döşeyen doku olan endometrium kelimesinden alır. Endometrioziste endometrium benzeri doku uterus dışında, vücudun diğer bölgelerinde bulunur. Uterus dışındaki bu alanlarda endometrial doku gelişir. Bu büyümeler ağrı, kısırlık ve diğer problemlere neden olabilirler. Endometrial büyümelerin karıniçinde en sık bulunduğu yerler; yumurtalıklar, yumurtalık kanalları, rahmin bağları, rahmin dış yüzeyi ve karın zarı arasıdır. Bazen bu gelişimler; karında yapılmış olan ameliyatların kesi yerinde, barsaklarda, mesane üstünde, vajina, serviks ve vulvada bulunabilir. Endometrial gelişimler karın dışında da; akciğer , kol, kalça ve diğer lokalizasyonlarda bulunabilir; fakat bunlar yaygın değildir. Endometrial gelişimler genellikle kanserli dokular değildir. Normal bir dokunun olması gereken yerlerin dışında bulunmasıdır. Tıpkı uterus içinde olduğu gibi endometrial gelişimler adet dönemi hormonlarına cevap verirler. Her ay doku çoğalır, dökülür ve kanamaya neden olur. Rahmin içini döşeyen normal dokudan farklı olarak uterus dışındaki endometrial dokunun vücudu terketmek için bir yolu yoktur. Sonuçta; karın içine kanama, büyüme sonucunda

Adet kanamalarının düzensiz olması kadınlarda nadir olmayan bir durumdur. Çoğu kez neden hormonal düzensizliklerdir. Bunlara disfonksiyonel kanama adı verilir. Bazı durumlarda ise organik nedenler adı verilen hastalıklar söz konusudur. Bu nedenlerin başlıcaları myomlar, polipler ve enfeksiyonlardır. Teşhiste öncelikle iyi bir öykü alınması, ardından detaylı bir ultrasonografi yapılması gerekir. Ultrasonografide rahim iç zarı kalınlığı, rahimde olabilecek kitleler, yumurtalık kistleri dikkatle değerlendirilir. Hormonal nedenlerden şüphelenilen durumlarda detaylı hormonal inceleme yapılması uygundur. Hipofiz bezi-Tiroid bezi-Böbreküstü bezi-yumurtalıklar değerlendirilmeli, FSH-LH-E2-Progesteron-TSH-T3-T4-Prolaktin-Testesteron-17hidroksiProgesteron-DHEAS hormonlarından gerekli olduğu düşünülenler baktırılmalıdır. Adet düzensizliği olan genç kadınlarda sadece izlem yeterlidir. Uygun koşullarda, bazen hormonal tedavi de gündeme gelebilir. Ancak kanamanın aşırı olması, kan düşüklüğüne neden olması veya uzun sürmesi halinde teşhis kürtajı yapılması uygundur. Bu işlemin bir diğer faydası kanamaya kaynak olan rahim iç zarı kürtaj ile temizlendiği için kanamanın işlemden hemen sonra durması veya lekelenme şekline dönüşmesidir. İleri yaşlarda olan kanamalarda ise teşhis kürtajının daha sık kullanılması uygundur. Bu yaşlarda polip, myom görülme sıklığı artmıştır. Rahim iç zar kalınlığında

Dış genital organlarda oluşan sivilce olarak tanımlanabilecek kabarıklıkların en sık görülen nedenleri şunlardır: Kıl kökü iltihabı: Ciltte bulunan bakteriler nedendir. Antibiotikler ve apsenin boşaltılması gereklidir. Kondilomlar: HPV virüsü etkendir. Genellikle sivri-keskin köşeli yapıdadırlar. Hızla yayılabilirler. Rahim ağzında da yerleşebilirler. Bazı tipleri kötü huylu olabilir.Lokal kremler veya solusyonlar hafif lezyonlarda ekilidir. Yaygın lezyonlarda ise cerrahi olark çıkartılmaları uygundur. Bistüri veya LEEP adı verilen işlemle tedavi edilirler. Herpes döküntüsü: Herpes virüs Tip II etkendir. Çok ağrılı içi sıvı dolu kabarcıklar şeklindedir. Bölgesel krem veya ağızdan alınan haplarla tedavi edilirler. Bu hastalıkların önemli bir bölümü bulaşıcıdır. Cinsel ilişki bulaşmada en önemli nedendir. Bunun dışında hijyenik olmayan havuz-banyo gibi ortamlar, ortak eşya kullanımı da nedenler arasında sayılabilir.    

Aşırı tüylenme tanımının objektif bir kriteri yoktur. Irklara, coğrafik bölgeye, ailesel yapıya göre tüy yoğunluğu ve rengi farklılıklar gösterebilir. Bacaklar ve kollarda tüylerin varlığı bir dereceye kadar kabul edilebilirken, özellikle karın ve yüz bölgesinde artan tüylenme rahatsız edici olabilir. Tüylenmenin hormonal faktörlere bağlı olup olmadığını araştırmak için hipofiz bezi, yumurtalık, tiroid bezi, böbreküstü bezi hormon düzeyleri incelenir. Bunlarda olan artışlar bu bezlerin normalden fazla büyümesi veya tümörlerine bağlı olabilir. Bu durumda tanıyı kesinleştimek için ultrasonografi, MR, Tomografi gibi yöntemlerden yararlanmak gerekebilir. İlgili organda mevcut olan patolojiye uygun ilaç tedavisi veya cerrahi girişimde bulunulur. Yumurtalıkları ilgilendiren ve en sık rastlanan nedenlerden biri Polikistik Over Sendromu’dur. Polikistik over sendromunda medikal tedavi ön planda olup cerrahi müdahale ilaç tedavisine yanıt alınamayan durumlarda seçilebilir. Herhangi bir hormonal bozukluk saptanamadığında epilasyon ve benzeri estetik çözümler uygulanabilir.